KARACİĞER

Karaciğer yağların ve yağda emilen vitaminlerin emilimi, albumin ve pıhtılaşma faktörleri gibi proteinlerin yapılması açısından önemli bir organdır.

Karaciğer barsaklardan emilerek kana karışan besleyici maddelerin proteinler ve diğer hücre elemanlarının sentezinden önce işlem gördüğü yerdir.

Karaciğer Cerrahisi

Karaciğer cerrahisi değişik problemler için uygulanan birçok girişimi içermektedir. En sık yapılan girişim karaciğerin bir kısmını çıkartmak amacıyla yapılan ‘rezeksiyon ‘’dur. En sık rezeksiyon endikasyonu ise karaciğerin kötü huylu tümörleridir. Tümörler karaciğerin kendi dokusundan (primer) gelişebileceği gibi, başka organların tümörlerinin karaciğere sıçraması (metastaz) şeklindede olabilir. Karaciğer metastazları için yapılan rezeksiyonların en sık nedeni kalın bağırsak tümörleridir. Karaciğer cerrahisi iyi huylu tümörler (adenom, hemanjiom) içinde uygulanmaktadır. Karaciğer cerrahisinin bir diğer önemli uygulama alanıda canlı vericili karaciğer naklidir. Gönüllü vericilerden karaciğerin sağ veya sol yarısı çıkartılmakta ve alıcılara takılmaktadır.

Karaciğerin yaklaşık %75’i güvenli olarak çıkartılabilmektedir. Son yıllarda geliştirilen tekniklerle eğer kalan karaciğer miktarının yetmeyeceği ameliyat öncesi düşünülürse ‘portal venembolizasyonu‘ adlı teknikle çıkacak karaciğer kısmı küçültülmekte, kalacak kısım büyütülmektedir. Karaciğerin kendini yenileyebilme özelliği nedeniyle rezeksiyondan sonra kalan kısım yaklaşık 8-12 haftalık süreçte eski hacmine ulaşmaktadır. Bu tekniğe 2 yıldır uygulanan başka bir yöntem eklenmiştir. ALPPS olarak adlandırılan 2 aşamalı karaciğer cerrahisi kalan karaciğer kısmının yetersiz olacağı durumlarda aynı hastane yatışında 2 ameliyatla sorunu çözmektedir.

Karaciğer cerrahisi geçmişte anatomisinin karmaşık ve kanlanmasının çok olması nedeniyle riskli olarak değerlendirilmiş ve sınırlı sayıda uygulanmıştır. Günümüzde deneyimli merkezlerde ameliyat sonrası mortalite (ölüm) oranları %2’lerin altına inmiştir.

Karaciğerin hepatit B veya C gibi virüslerle etkilendiği durumlarda kötü huylu karaciğer tümörü gelişim riski yüksektir. Bu hastalarda karaciğer cerrahisinin problemleride daha fazladır. Geliştirilen birçok yeni tekniğe (alkol enjeksiyonu, RFablasyon) rağmen cerrahi rezeksiyon ameliyatı tolereedicek hastalarda halen en iyi seçenektir. Karaciğer dokusunun harabiyeti nedeniyle bu hastalarda sınırlı miktarda karaciğer dokusunun çıkartılması uygun yöntemdir. Ameliyat sonrası problemlerin bu hastalarda daha sık görülmesi deneyimli merkezlerin tercih edilmesini daha fazla gerektirmektedir.

Karaciğerin İyi Huylu Tümörleri

Hemanjiomlar en sık rastlanılan karaciğer tümörüdür. Genellikle başka bir nedenle yapılan ultrasonografide saptanırlar. Dört santimden büyük olanlar dev hemanjiom olarak adlandırılsada genellikle hiçbir tedavi gerektirmezler. Boyutları ileri derecede (15-20 cm) olup belirti vermeye başlarlarsa cerrahi tedavi gerektirirler.

Adenomlar genellikle genç ve orta yaş kadınlarda görülen ve doğum kontrol hapı kullanımıyla ilişkilendirilen iyi huylu tümörlerdir. Çoğu kez tesadüfen saptanırlar. Karın içi kanama riski ve kanser tanısının net ekarte edilememesi nedeniyle cerrahi tedavi gerektirirler.

Karaciğer Hidatik Kisti

‘Kist hidatik ‘ olarak adlandırılan paraziter kistler ülkemizde sık görülürler. Köpek, kurt, tilki gibi hayvanların barsağındayaşıyan ‘EkinokokkusGranulozus’ adlı parazitin yumurtalarının insanlar tarafından alınmasıyla sıklıkla karaciğerde ve daha az sıklıklada akciğer ve diğer organlarda kistler oluşur. Bu kistlerin çoğunluğu uzun yıllar belirti vermeyebilir. Karaciğerdeki yerleşim yerlerine ve boyutlarına göre çeşitli belirtilere ve komplikasyonlara neden olabilirler. Safra yolları ile ilişkili hale gelmeleri en sık komplikasyonlardandır. Dört santimden küçük, karaciğer dokusunun derinlerinde yerleşmiş ve belirtisi yoksa tedavi gerektirmezler. Ancak sıklıkla daha büyük boyutta ve sayıda rastlanırlar. Cerrahi tedavi halen altın standarttır. İlaç tedavisi tek başına etkin bir yöntem değildir. Perkütan drenaj belli kist tiplerinde cerrahiye alternatif olarak uygulanabilir.

Karaciğerin Kötü Huylu Tümörleri

Karaciğerin kötü huylu tümörleri primer (karaciğerden köken alan) veya sekonder (başka bir organdan gelen-metastaz) olabilir. Metastazlara daha sık rastlanılır. Kalın bağırsak, mide, pankreas kanserleri sıklıkla karaciğere metastaz yaparlar.

Primer karaciğer kanserleri çoğunlukla altta yatan bir karaciğer hastalığı (hepatit B veya C) zemininde gelişirler. Cerrahi rezeksiyon tek kür (tam tedavi) şansı veren yöntemdir. Cerrahi uygulanamayan hastalara alkol enjeksiyonu, radyofrekansablasyon yöntemi uygulanabilir. Siroz zemininde gelişen kanserlerde belirli koşullarda karaciğer naklide uygulanabilir. Karaciğer nakli hem sirozun hemde kanserin tedavisine olanak sağladığı için uygun koşullarda en ideal yöntemdir.

Sekonder veya metastatik tümörler için yapılan cerrahi girişimler en sık yapılan karaciğer ameliyatlarındandır. Özellikle kalın bağırsak kanserinin metastazları için yapılan rezeksiyonlardan sonra 5 yıllık yaşam %40’ları bulabilmektedir. Son yıllarda etkin ilaç tedavileri (kemoterapi) daha önce cerrahiye uygun olmayan birçok hastayı cerrahi yapılabilir hale getirmiştir.

Karaciğer cerrahisinde artan deneyim ve gelişen teknolojiler günümüzde kombine uygulamalarla karaciğeri tümörsüz hale getirmede yüksek başarılar elde edilmesini sağlamıştır. Radyofrekansablasyon yöntemi cerrahi ile birleştirilerek tek başına cerrahinin tedavi edemiyeceği hastalarda tüm metastazların yok edilmesine olanak sağlanmaktadır.

Karaciğer Cerrahisinde laparoskopik yöntemler son 10 yılda artan oranda kullanılır hale gelmiştir. Açık cerrahi halen altın standart konumunu devam ettirse de belirli konumdaki tümörlerde kapalı cerrahi uygulamalar rutin hale gelicektir.

Prof. Dr. Kaan Karayalçın