PANKREAS

  • Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir organdır.
  • Salgılarıyla sindirim fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler.
  • Pankreas, 12-15 cm uzunluğunda 60-80 gram ağırlığında, hem iç salgı hem de dış salgı işlevini yüklenen bir bezdir.
  • Midenin arkasında, duodenumdandalağa kadar uzanır.
  • Baş, boyun, gövde ve kuyruk olmak üzere  dört bölümden  oluşur.

Pankreas Hastalıkları

Akut Pankreatit

Akut pankreatit pankreasın inflamasyonu (yangısı) olarak tanımlanır. En sık neden safra taşlarıdır. Safra kesesinden safra kanalına düşen taşlar pankreas kanalının geçici veya kalıcı tıkanmasına neden olarak pankreas içindeki sindirim enzimlerinin aktiveolmasını sağlar. Bu enzimler pankreas dokusunda ödem ve nekroza (doku ölümü) neden olurlar. Bunun sonucundada tüm vücüdu etkileyen klinik tablo oluşur. Safra taşlarının yanı sıra alkol, kalsiyum yüksekliği, kan yağlarının yüksekliği, bazı ilaçlar ve virüslerde akut pankreatite neden olabilir. Hastaların %152inde hiçbir neden bulunmayabilir.

Ağır bir yemek veya alkol alımı sonrası şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma ile kendini gösterir. Ağrı kuşak tarzında sırta yayılabilir. Tanı klinik şüphe ile konur ve laboratuar bulguları ile desteklenir. Serum amilaz, lipaz yüksekliği görülür. Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografide tanıda yardımcıdır.

Hastaların çoğunluğunda cerrahi tedavi gerekmez. Beş-yedi günlük ortalama hastane yatışından sonra eğer safra kesesi taşı neden olarak bulunmuşsa aynı hastane yatışında laparoskopik safra kesesi ameliyatı yapılarak hasta taburcu edilir. Az sayıda hastada pankreasta gelişen nekrozun üzerine enfeksiyon eklenirse cerrahi girişim gerekir. Bu durum ağır bir klinik tabloya neden olur ve ameliyat yapılmazsa %100 ölümle sonuçlanır. Cerrahide pankreas ve çevresindeki nekrotik dokular çıkartılır ve drenler yerleştirilir.   Birçok hastadada birden fazla cerrahi girişim gerekir. Bu girişimlerin yeterli yoğun bakım desteğine sahip deneyimli merkezlerde gerçekleştirilmesi gerekir.

Pankreas Tümörleri

Pankreas tümörleri duktaladenokarsinomlar, nöroendokrin tümörler ve kistik tümörler olarak sınıflandırılabilir. Pankreatikduktaladenokarsinom (pankreas kanseri) pankreastaki tüm kötü huylu tümörlerin yaklaşık %90’ınını oluşturur.

Pankreas kanseri ABD’de erkeklerde dördüncü, kadınlarda beşinci en sık kanser türüdür. Hastaların çoğunluğu 60 yaş üzerindeki kişilerdir. Risk faktörleri içinde sigara kullanımı, yüksek miktarda et ve balık tüketimi, aminlere maruz kalma (kimya işkolu, plastik sanayi) sayılabilir. Kronik pankreatit, diabet, ailede pankreas kanseri öyküsü riski artıran durumlardır ancak bu gruplarda tarama ile erken tanı için yeterli bilimsel veri yoktur.

Pankreas kanserinin %60’ı baş bölümünde, %40’ı gövde ve kuyruk bölümünde gelişir. Ana belirtiler karın ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı ve sarılıktır. Ağrı orta hatta ve sırta yayılabilen bir ağrıdır. Ağrısız sarılık pankreas başında daha erken bir tümöre işaret edebilir.

Tanı klinik şüphe ve radyolojik testlerle konulur. Kontrastlı ince kesit pankreas bilgisayarlı tomografisi en iyi ilk değerlendirme yöntemidir. Bilgisayarlı tomografi tümörün varlığının saptanmasının yanı sıra cerrahiye uygunluk açısından tümörün damarlarla olan ilişkisini, bölgesel lenf bezlerinin durumunu ortaya koyar. Manyetik Rezonans kronik pankreatit zemininde gelişebilen tümörlerin varlığını göstermede daha başarılıdır. Bilgisayarlı tomografinin saptayamadığı küçük tümörleri göstermede endoskopik ultrasonografi ve ERCP’den yararlanılır. Tümör belirteçlerinden Ca 19-9 tanıda ve takipte destekleyici role sahiptir.

Tek potansiyel tam tedavi edici yöntem tümörün cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Ancak hastaların ancak %20’sinde tümör cerrahi ile çıkartılabilecek sınırlılıktadır. Pankreas başında yer alan tümörlerde standart cerrahi tedavi ‘Whipple’ ameliyatıdır. Bu işlemde tümörün yerleşimi nedeniyle midenin bir kısmı, duodenum (12 parmak bağırsağı), safra kesesi, safra yollarının alt kısmı, pankreasın baş kısmı birlikte çıkartılmaktadır. Cerrahinin genişliği nedeniyle ameliyat sonrası mortalite (ölüm) oranı yüksek bir girişimdir. Deneyimli merkezlerde bu oran %2-5 iken, daha az sıklıkta bu girişimin yapıldığı merkezlerde bu oran %10-15’e çıkmaktadır.

Pankreas Kistleri

Son yıllarda görüntüleme yöntemlerinin yaygın kullanılmasıyla pankreas kistleri daha sık saptanır hale gelmiştir. Pankreas kistleri çoğu kez belirti vermeden başka bir nedenle yapılan USG, tomografi, mr gibi testler sırasında saptanır. Belirti verdiğinde de karın , sırt, bel ağrısı gibi birçok değişik problemden kaynaklanabilecek şikayetlere neden olur. Akutpankreatitlerden sonra görülen pseudo (yalancı) kistlerin neoplazik kistlerden ayırd edilmesi gerekir. Pseudokistler kanserleşme potansiyeli taşımazlar. Seröz kistlerde kanserleşme potansiyeline sahip değildirler. Müsinöz kistler ve İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazi (İPMN) yüksek kanserleşme oranları nedeniyle cerrahi gerektiren kist tipleridir.

Prof. Dr. Kaan Karayalçın